Suça Teşebbüs

Suça Teşebbüs

Arapça kökenli bir kelime olan “teşebbüs” kelimesi, bir işe el atma, girişme anlamlarına gelmektedir.

Doktrinde teşebbüs terimi yerine “kalkışma” denildiğine de rastlanılmaktadır.1

Elverişli hareketlerle fiilin icra hareketlerine başlanması ile birlikte,  icra hareketinin tamamlanamaması veya tamamlanmasıyla istenilen neticenin gerçekleşememiş olması durumlarında teşebbüs aşamasında kalmış suçtan bahsedilir.

Haliyle teşebbüs aşamasında kalmış suç, tamamlanmış olan suça nazaran daha hafif bir ceza ile cezalandırılması gerekir.

Suç işlemeye karar vermiş bir kişinin, suç işleme yolunda “Suç Yolu” şeklinde ifade edilen aşamalardan, düşünme safhası ve hazırlık hareketleri safhasında teşebbüsten bahsedilebilmesi mümkün değildir. Yani teşebbüsten bahsedebilmek için, kişinin eylemi “icra hareketleri” safhasında olması gerekir.

Dolayısıyla kişinin, düşünme ve suça hazırlık yaptığı aşamalarda sorumlu tutulması kural olarak söz konusu olamaz. Aynı şekilde suç tamamlandıktan sonra o suça teşebbüs mümkün değildir.

İcra hareketlerinin ne zaman başladığının belirlenebilmesi için TCK, “doğrudan doğruya icraya başlama” ölçütünü kabul etmiştir.2

I. Teşebbüsün Hukukî Niteliği

Ceza Kanununda kural olarak bağımsız bir teşebbüs suçu bulunmamaktadır. Teşebbüs, tamamlanmış herhangi bir suça nispetle uygulanma alanı bulmaktadır.3

Bunun istisnası olarak, yani teşebbüs aşamasında kalmış olan eylemin de tamamlanmış bir suç  gibi sayılabildiği durumlar için şunları örnek gösterebiliriz;

  • Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanarak değiştirmeye teşebbüs (TCK 309)
  • Cumhurbaşkanına suikaste teşebbüs (TCK 310/1)
  • Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması (TCK 252/3)
  • Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin satışa arzı (TCK 188/3)
  • Göçmen kaçakçılığı (TCK 79)

Teşebbüs hareketinin bağımsız bir suç tipi olarak düzenlendiği bu gibi suçlara, teşebbüs mümkün değildir. (TCK 35/gerekçe)

II. Teşebbüsün Şartları

a) Kasten işlenebilen bir suçun işlenmesi gerekir.

b) Fiilin icra hareketi niteliğinde bulunması gerekir.

c) Fiil, neticeyi meydana getirmeye elverişli olmalıdır.

d) Suçun icra hareketine başlanmış olmakla birlikte, bu hareketin elinde olmayan bir sebeple tamamlanamamış olması veya tamamlanmış olmakla birlikte neticenin elinde olmayan bir sebeple gerçekleşememiş olması gerekir.

“Teşebbüs kasten işlenebilen bir suçta söz konusu olur” şartından da anlaşılacağı üzere, taksirle işlenen suçlarda teşebbüs olmaz.

Kabahatlere ilişkin teşebbüs ise, Kabahatler Kanununun 13. Maddesinde açıklanmıştır. Maddeye göre, “(1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsünde cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu durumda, TCK’nın suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.”

Teşebbüsten bahsedebilmemiz için aranan bir diğer şart ise, icra hareketleri kısımlara bölünebilen suçlar bakımından teşebbüsün mümkün olmasıdır. Yani sırf hareket suçlarında teşebbüs mümkün değildir. Sırf hareket suçlarına örnek olarak; “iftira suçu” verilebilir.

Kaçırma ve alıkoyma suçları da sırf hareket suçu olmakla birlikte icra hareketleri kısımlara bölünebildiğinden teşebbüs mümkün değildir.4


1 ARTUK/GÖKÇEN/YENİDÜNYA Genel Hükümler, Ankara 2015, s. 581

2 ARTUK/GÖKÇEN/YENİDÜNYA Genel Hükümler, Ankara 2015, s. 599

3 ARTUK/GÖKÇEN/YENİDÜNYA Genel Hükümler, Ankara 2015, s. 587

4 ARTUK/GÖKÇEN/YENİDÜNYA Genel Hükümler, Ankara 2015, s. 604


 

Yorum bırakın