Sened-i İttifak

Sened-i İttifak

Bu yazımızda Türk Magna Carta´sı diye nitelendirilen Sened-i İttifak´ı inceleyeceğiz. Sened-i İttifak´ı iyi anlayabilmek için öncelikle o zamanın koşullarını, hazırlanma sebeplerini anlamak lazımdır. Bu yüzden önce o dönemin genel bir çerçevesini çizip senedin hazırlanma, imzalanma ve uygulanamaması süreçlerini anlattıktan sonra içeriğine değineceğiz. Ardından iddia edildiği gibi Magna Carta Libertatum ile benzerliği üzerinde duracağız.

17.yy´de başlarından itibaren uzun süren savaşların, bozulan ekonominin etkileri İmparatorlukta yerel yönetim bazında dengeleri değiştirmeye başladı. Anadolu ve Rumeli´de, 18. Yüzyıl sonlarına gelindiğinde büyük topraklar ve nüfuzlar elde eden ve her biri kendi özel ordusuna sahip olan ayan diye anılan kişilerin sözü geçer olmuştu. Bu durum o kadar ileri gitmiştir ki merkezi otorite  batıda Edirne, doğuda ise Ankara´dan ileri geçemiyordu. III. Selim´de genel anlamdaki kötü gidişatı durdurmak için sadece askeri alanda değil her alanda geniş bir ıslahat işine girişti. Pek tabiidir ki bu girişimler de başta Yeniçeri ocağı olmak üzere bazı grupları rahatsız etti. Bu grupların önderliğinde çıkan Kabakçı Mustafa ayaklanması ile III. Selim tahttan indirildi ve yerine IV. Mustafa tahta çıkarıldı. III. Selim´e bağlı ve ateşli bir yenilik taraftarı olan Alemdar Mustafa Paşa, onu yeniden padişah yapmak için on beş bin kişilik ordusuyla İstanbul´a girmiş ve Bab-ı Ali´yi basmış ve mührü sadrazamdan almıştır. IV. Mustafa son çare olarak tahtta vârissiz kalmak için III. Selim ile Şehzade Mahmut´un öldürülmesini emretti. Bu emrin üzerine III. Selim öldürüldü, Şehzade Mahmut ise hizmetkarlarının yardımıyla hayatta kalabilmiştir. Alemdar Mustafa Paşa da Şehzade Mahmut´u tahta çıkardı. II. Mahmut da Alemdar Mustafa Paşa´yı sadrazam yaptı. Alemdar Mustafa Paşa´nın ilk işi İstanbul´daki bozulan düzeni güç kullanarak sağlamak olmuştur. Anadolu ve Rumeli´deki karışıklıklar ve ayanların merkezi otoriteyi tanımama durumları ise devam ediyordu. İmparatorluğun taşrası ayanlar arasında fiilen paylaşılmıştı ve merkezin bunlarla mücadele edecek gücü yoktu. Alemdar Mustafa Paşa da merkezi otoriteyi taşrada hakim kılmak için Anadolu ve Rumeli ayanlarını İstanbul´a davet etti. Amacı taşra ile merkez arasında bir uzlaşma sağlamak, ayanlara hak ve görevler vererek resmiyet kazandırmak, böylece devletin dağılma tehlikesini önlemekti. Ancak bu davete Paşa´nın rakibi durumda olan Bulgar ayanları (bu arada Paşa da Rusçuk ayanı idi) Kavalalı Mehmet Paşa icabet etmediler. Anadolu ve Arap illerinin uzak bölgelerinde olanlar da İstanbul´a gelmediler. Arnavutluk ve Kuzey Yunanistan´ın nüfuzlu ayanı Tepedelenli Ali Paşa ise bir temsilci göndermekle yetindi. 29 Eylül 1808´de Kağıthane´de “meşveret-i amme” denilen büyük bir toplantı yapıldı. Bu toplantılar 7 Ekim´e kadar devam etti ve bu tarihte Sened-i İttifak adı verilen belge oluşturuldu. Sened-i İttifak´ın altına toplantıya katılan ayanların sadece dördü imza atmış, diğerleri bağımsızlıklarının sınırlanacağı düşüncesiyle askerlerini alarak memleketlerine dönmüştür. Çekingen ve isteksiz davranan sadece ayanlar değildi. Padişah II. Mahmut da, Sened-i İttifak´ı istemeyerek onayladı çünkü padişah, ayanlara merkezi otoriteyi bu kadar sarsacak haklar vermekten yana değildi. Fakat içinde bulunduğu koşullar yüzünden belgeyi imzalamak zorunda kaldı.

Sened-i İttifak´ın İçeriği:

Öncelikle şunu belirtelim; şu anda kullanılan Sened-i İttifak metni Devlet Arşivinden çıkan bir nüsha değildir, Ahmet Cevdet Paşa´nın kendi tarih eserine aldığı kopyadır. Sened bir giriş, yedi madde ve bir zeyl´den (ek) oluşuyor.  Giriş bölümünde Osmanlı devlet düzeninin bozulduğu ve devlet otoritesinin sarsıldığı için bu belgenin imzalandığı belirtilmektedir. Yedi maddeden oluşan senetin;

1. maddesinde; padişahın kişiliği ve otoritesinin devletin temeli oldoğu vurgulanmıştır. Padişaha karşı sözlü veya eylemli, açık ya da kapalı bir ihanette, itaatsizlikte bulunan olursa buna yeltenenler taraflarca birlikte hareket edilip cezalandırılacaktır.

2. maddesinde; toplanacak askerler ve bu düzenlemelere karşı gelinmesi durumunda yapılacaklarla ilgilidir.

3. maddesinde; Sened´i imzalayanlar gerek hazinenin muhafazasında gerek devlet gelirlerinin korunmasına riayet edeceklerini taahhüt etmişlerdir.

4. maddesinde; sadrazam, padişahla neredeyse aynı konuma (padişahın mutlak vekili) yükselmiştir. Ancak sadaret makamı da “hilaf-ı kanun” işlere girişmeyecekti; eğer girişirse Sened´i imzalayanlar ona karşı birleşeceklerdi.

5. maddesinde; karşılıklı güven üzerinde durulmuştur. Ayanlardan birinin bu belgedeki koşullara aykırı bir davranışı kanıtlanmadıkça ona karşı herhangi bir saldırı, ihanet ve suikast girişiminr geçilmeyecekti.

6. maddesinde; İstanbul´da ocaklar veya başka yerler kaynaklı bir ayaklanma ve kargaşa çıkarsa, izin alınmaksızın İstanbul´a gelip o ocağın kaldırılmasına ve bunlar alalede kişilerden ise soruşturma sonunda idam edilmesine bütün ayanların kefil olduğu belirtilmiştir.

7. maddesinde; yoksulların ve reayanın korunması temel ilke olarak görülmüş ve vergilerde adaletli davranılması hükmü getirilmiştir.

Sened-i İttifak, bir zeyl (ek) ile sona ermektedir. Burada Sened´in devamlı uygulanabilmesi için bundan sonra yapılacak işlerde esas tutulması gerektiğinden, zamanın ve insanların değişmesiyle bundaki kuralların değişmemesi için; sadrazamlık ve şeyhülislamlık makamlarına gelecek kişilerin görevlerine başlarken senedi mühürleyip imza etmeleri görülmüştür. Ayrıca padişah da bu belgedeki maddelerin icrasına nezaret edecekti.

7 Ekim 1808´de imzalanmış olan Sened-i İttifak´ın arkasındaki esas güç olan Alemdar Mustafa Paşa, 15 Kasım 1808´de yeniçeriler tarafından çıkarılan olaylar sonucunda öldürülmüştür. Alemdar´ın gücünden rahatsız olan Padişah bu olaya adeta seyirci kalmıştır. Böylece Sened-i İttifak etkisini yitirmiştir çünkü senedin zeylinde her yeni sadrazam tarafından onaylanması öngörülmüştü ama Alemdar Mustafa Paşa yerine geçen sadrazamlar Sened´i imzalamamışlardır. Zaten ayanların büyük bir çoğunluğu senede imzalarını atmamış, Padişah da zorunlu olduğu için imzalamıştı. Böylelikle sened yaklaşık olarak 1,5 ay yaşamış ve uygulanamadan rafa kaldırılmıştır.

Sened-i İttifak´ın Magna Carta Libertatum ile Karşılaştırılması

 

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi genellikle Sened-i İttifak´ı, İngiltere´de 1215 tarihinde kral ile baronlar arasında imzalanan “Büyük Hürriyet Fermanı”(Magna Carta Libertatum) adlı belgeye benzeterek “Türk Magna Carta”sı denmiştir. İki belge arasında gerek yapılışları gerekse şekil yönünden benzerlikleri olduğu doğrudur. Her iki belge de yerel güçlerin(baronlar, ayanlar) ile merkezi otorite arasında yapılmıştır. Yerel güçler fiilen elde ettikleri hakları hukuken de kazanmışlardır. Bu bakımdan aralarında benzerlikler bulunmaktadır. Bunun dışında, özellikle neticeleri bakımından aralarında hiçbir benzerlik yoktur. Sened-i İttifak, 1,5 ay geçerli olmuş ve hükümleri hiçbir zaman uygulanmamıştır. Magna Carta ise zamanla İngiliz halkının geniş yorumlamasıyla hakları genişletmiş ve uzun bir süre etkisini devam ettirmiştir. Magna Carta ile İngiltere´de feodalite sosyal bir yapı olarak var olduğu için baronlardan bir meclis oluşturulabilmiştir. Ancak Osmanlı´da ayanların köklü bir sosyal yapı olmadığı için meclis oluşturulmasını beklemek pek gerçekçi olmazdı; kurulsa da İngiltere´deki gelişmelere paralel gelişmeler beklemek fiilen mümkün değildi. Kısacası Sened-i İttifak´a Türk Magna Carta´sı demek pek mümkün değildir.

Sened-i İttifak´ın doğrudan doğruya yapıldığı zamanın sosyal ve siyasi şartlarının bir ürünü olduğunu, uzun vadede bir devlet düzeni yaratma gayesi gütmediği maddelerinden anlaşılmaktadır. Sened-i İttifak´ın bir haklar beyannamesi de değildir. Fakir reayanın korunmasına ilişkin maddelerde ise koruma hukuki teminatlara bağlanmayıp ayanlara görev olarak verildiği için halk için bir hak değil aksine devlet himayesinden çıkmaları anlamına gelmektedir. Ayrıca yerel güçlerin tanınmış olması zaten merkezi otoritesi zayıf olan devletin bölünmesine kadar gitme ihtimali de ciddi bir şekilde mevcuttu(örnek; Kavalalı Mehmet Paşa hadisesi). Ancak şu husus da gözden kaçırılmamalıdır ki Türk tarihinde ilk defa devlet otoritesinin sınırlandırılabileceği düşüncesi oluşmuştur. 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanına zemin hazırlamıştır. Bu yönüyle Sened-i İttifak, bir anayasal belge sayılabilir.


KAYNAKÇA:

GÖZLER, Kemal, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa, Ekin Yayınları, 2016

ORTAYLI, İlber, İmparatorluğun Son Nefesi, İstanbul, Timaş Yayınları,2017

ÖZÇELİK, Sedat, Sened-i İttifak, 1959

ARSLAN, Zehra,  Sened-i İttifak´ın Ortaya Çıkışı ve İnsan Hakları Bakımından Değerlendirilmesi, 2013

HAZIR, Hayatti, Sened-i İttifak´ın Kamu Hukuku Bakımından Önemi, DÜHFY, 1984

 

 

1 comments

  1. Sened-i İttifak ile İngiliz Magna Carta’sının belirttiğiniz ana hatları ile çizilmiş karşılaştırmalı analizi için teşekkürler.

    Beğen

Yorum bırakın